Ocak, 2012 için arşiv

 

 

Bu günlerde öğrenciler yaşamlarında dönüm noktası olan Üniversite Sınavlarına odaklanmış durumdalar. Sınav tarihi yaklaştıkça da geriliyorlar. Sınav stresini yaşamayan öğrenci neredeyse yok gibi.

Ailelerin çoğu psikiyatristlerin yolunu tutup, ilaçlara başladı bile…

Sınav stresi öğrenilen bilgilerin sınav kağıdına tam olarak yansıtılmasını engelleyerek başarının düşmesine sebep olan yoğun kaygı durumudur.

Sınav stresinin nedeni genellikle öğrencinin fark edemediği “Kötü not alıp başarısız olacağım. Herkese rezil olacağım” tarzı olumsuz düşüncelerdir.

Uykusuzluk, unutkanlık, odaklanamama, güvensizlik, çaresizlik, öfke patlamaları, mutsuzluk, ders çalışmayı bırakma, sınava girmek istememe şeklinde görünen sınav stresi profesyonel destek alınmadığında sınav sırasında kan basıncı artışı, nabız yüksekliği, solunum sayısı artışı, ağız kuruluğu, terleme,titreme, baş ağrısı, bulantı, kusma, sık idrar belirtilerine dönüşür.

Kaygı nedenlerinin başında sınav öncesi yeterince çalışmama, çok konu ve az zaman gelir. Ailelerin stresi ve yüksek beklentileri de çocuklarda sınav stresini artırır. Başarıyı artırmaya yönelik çalışma ve zamanı verimli kullanma teknikleri zaten okul ve dershane rehberlik uzmanları tarafından verilmektedir.

Stresin fiziksel sonuçlarını gidermek için psikiyatristlerce gerekli ilaçlar da zaten verilmektedir.

Bütün bunlara tamamlayıcı olarak “Bu sınavda başarılı olamayacağım. Yetersizim. Yine terleyeceğim. Midem bulanacak. Çarpıntı olacak. Herkes benden yüksek not alacak. Bu sınavda başarısız olursam hayat boyu başarısız olurum.” tarzı olumsuz düşünce ve inançları değiştirmek, dönüştürmek bir enerji psikolojisi tekniği olan EFT ile mümkündür. Dolayısı ile  olumsuz düşünce ve duyguların sonucu olan stres, stresin sonucu olan sınav başarısı düşüklüğünün önüne bir veya birkaç seansta geçilebilir. Bu teknikle iyilik halinin sürdürülebilir olması, stresin nedeni olan enerji sistemindeki bozulmanın giderilmesi ile mümkün olmaktadır.

Geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın sağlığı,  mutluluğu ve başarıları için anne-baba olarak nelere dikkat etmelisiniz?

● Sınavların sonucu ne olursa olsun, çocuğunuza göz hizasında ve gözlerinin içine bakarak onu sevdiğinizi, her şekilde yanında olacağınızı söyleyerek, benim için önemlisin, değerlisin mesajını vermelisiniz.

● Çocuğunuzu iyi tanımalısınız. Güvenmeli ve kapasitesine göre beklentiye girmelisiniz. Gerektiğinde profesyonel yardım almalısınız.

● Demokratik olmalısınız. Çocuk duygu ve düşüncelerini rahatca ifade edebilirse özgüveni artacak, stresle baş etme gücü yükselecektir.

● Yapamadıklarını görmek yerine, yaptıklarını takdir etmeli, yapılması gerekenleri yeni hedefler olarak önüne koymalıdır. Bu tutum çocuğun yapabileceğine, başarabileceğine dair inancını artıracaktır.

● Çocuğunuza rahat ve huzurlu bir çalışma ortamı sağlayın.

● Çocuğunuzu başkası ile, kardeşi ile bile kıyaslamayın.

● Çocuğu tehdit edici, suçlayıcı, aşağılayıcı bir biçimde değerlendirmeyin.

● Sürekli olarak sınavların yaklaştığını hatırlatmayın.

● Sınav öncesinde rahat uyuması, dinlenmesi ve yeterli beslenmesine dikkat edin.

● Baş ağrısı, uykusuzluk, iştahsızlık, çarpıntı, terleme gibi stresin fiziksel belirtilerinin artması, sinirlilik, sosyal iletişimsizlik veya başarıyı düşürecek düzeyde olumsuz düşünce ve duyguların artması durumunda profesyonel destek alın.

Yaşama sevinci ile dolu daha güzel günler için görüşmek üzere sevgiyle kalın…

Yazar: Canan Nehbit | Yayınlanma Tarihi 26 Temmuz 2011

Atatürk’ün bilim ve teknoloji ile ilgili sözleri:

İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır.Yalnız ilmin ve fennin, yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır.

Bin, iki bin, binlerce yıl önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir.

Milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur.

Her işin esas hedefine kısa ve kestirme yoldan varmak arzu edilmekle beraber, yolun kabul edilebilir; mantıki ve özellikle ilmi olması şarttır.

İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanayi nerede varsa, gidip öğrenmeye mecburuz.

Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. İlerlemede geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan milletler, hayatı, akla ve gerçeklere uygun olarak göremez. Hayat felsefesini geniş bir açıdan gören milletlerin egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye mahkûmdur.

İlim tercüme ile olmaz, inceleme ile olur.

Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.

İtiraf ederim ki, düşmanlarımız çok çalışıyor. Biz de onlardan daha çok çalışmaya mecburuz. Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü medeni buluşlardan azami derecede yararlanmak zorunluluğudur.

İnsanların hayatına, faaliyetine egemen olan kuvvet, yaratma icat yeteneğidir.

Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir.

Başarılı olmak için aydın sınıfla halkın zihniyet ve hedefi arasında doğal bir uyum sağlamak lazımdır. Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği idealler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır.

Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak daha çok aydınlara yöneltilen bir vazifedir. Gençlerimiz ve aydınlarımız niçin yürüdüklerini ve ne yapacaklarını önce kendi beyinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halk tarafından iyice benimsenip kabul edilebilecek bir hale getirmeli, onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır.

Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız yaşayamayız. Aksine yükselmiş, ilerlemiş medeni bir millet olarak medeniyet düzeyinin üzerinde yaşayacağız. Bu hayat ancak ilim ve fen ile olur. İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur.

Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.